Onunla tanışınca, “merhaba” dedim kendime. Topraktan yaratıldıysak harcımız; maymundan evrimleştiysek homininimiz aynıydı… Birlikte güzel şeyler yaşadık… Bir x-ray cihazından geçer gibi üstümüzdekileri çıkarıp geçtik hayatlarımızdan. Yol bitene kadar birbirimize eşlik ettik. Biz bitmemiştik de yol bitmişti; bazen olur öyle…
Yollarımız ayrılmıştı ama selamı, hatır sormayı kesmedik. Günlük şeylerden bahsettik konuştuğumuzda; eskileri hiç yadetmedik. Cesaret edip “Hatırlıyor musun?” diye başlayan cümleler kuramadım. Ben de hatırlamıyor gibi yaptım. Sanki hep arkadaştık, ne olmuştu ki aramızda? Ne olduysa olmuştu, bitmişti… Bunu sindirmiş gibi konuştuk. İyi rol kestim, aferin bana… Hiç sevmemiş gibi değil de; seven ben değilmişim gibi yaptım. Tıpkı mutluymuşum gibi. “İyi ki ayrıldık, böyle daha iyiyiz” der gibi. Hiç özlememiş, düşünmemiş gibi. Çok meşgulmüşüm de zaman unutturmuş gibi…
İyi ki bilmiyor, bir nöbetçi eczane gibi beynimde hep açık olduğunu… O eczaneden anılarımı alıyorum her gece ilaç niyetine; hatırlıyorum, iyi geliyor… Hem insan kendi gibi birini nasıl unutur ki? Sakın söylemeyin ama. Ben yine yarın konuştuğumuzda “hahaha” edasıyla konuşacağım onunla. Bir antidepresan gibi onu kullandığımı bilmesin sakın. İyiyim sansın. Gözlerine bakıp “ilelebet yarimsin” diyemediğim gibi zamanında, “ilelebet yaramsın” da demeyeceğim.
Ben demeyeceğim ama ya o hissederse? Hisseder çünkü kalbimi gerçekten isterse… Ama hissetse bile ispat edemez. Bu iyi… O da benim gibi aynı, düşünse de soramaz… Güvenir bana, inanır “iyiyim” dersem. “İyiyim” demek yalan mı? Böyle söylemek adetten… Yalan söylemem ki ben ona. Ama iyi ki sormuyor. Sorsa her şeyi söylerim çünkü…
Bu böyle aramızda bir sır gibi, bir daha açmayacağımız bir konu gibi, admin tarafından kapatılan bir başlık ya da söylersek yanacağımız bir oyun gibi…
Dilimin ucuna kadar geliyor, tutuyorum. Yenemeyecek beni. N’olur söylemeyin ona ama ‘aklımda!’: İlelebet payidar bir vatan gibi…

İlgili yazılar